Peki nedir bu sürdürülebilirlik dedikleri şey? Ne zamandan beri hayatımızda? Ne işe yarar? Neden son yıllarda dünya gündeminde önemli sıralarda? Hadi gelin sürdürülebilirliğin hayatımıza nasıl girdiğine dair tüm detaylara hep birlikte göz atalım.
Sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir gezegen, sürdürülebilir şehirler, sürdürülebilir gelecek derken sürdürülebilirlik kavramı artık yaşamımızın bir parçası. Ancak bu kavram hayatımıza nasıl girdi?’’ diye sorduğumuzda net bir yanıt vermek biraz zor. Bir şeyin sürdürülebilir olması onun şu anki durumunu devam ettirebiliyor olması ya da kendini yenileyebiliyor olması anlamına gelir. Sürdürülebilirlik, insan faaliyetlerinin çevre ve toplum üzerindeki etkilerini azaltmak amacıyla yaklaşık yarım asır önce gündelik yaşamımızda yerini aldı… 1970'lerdeki çevre hareketleri ve enerji krizleri, sürdürülebilirliğin temel kavramlarını gündeme getirdi. Ardından İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve çevre kirliliği gibi günümüz sorunları, çevre bilincinin artmasına ve sürdürülebilirlik kavramının yaygınlaşmasına zemin hazırladı. Bundan sonra Sürdürülebilirlik kavramı gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal koşulları devam ettirebilir bir dünya bırakmak anlamında kullanılmaya başlandı. Artık günümüzde sürdürülebilirlik, hükümet politikalarından iş dünyasına, bireysel tüketim alışkanlıklarından eğitim programlarına kadar birçok alanda önemli bir kavram haline geldi… Enerji verimliliği, geri dönüşüm, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve sosyal sorumluluk projeleri gibi uygulamalar, sürdürülebilirliği destekleyen önemli adımlar arasında sayılmakta. İlk olarak 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” isimli rapor sayesinde hayatımıza giren bu kavramın önemini kavrayabilirsek geleceğimizi daha sağlam temeller üzerine inşa edebiliriz. Konuyu biraz daha detaylandırmak gerekirse sürdürülebilirlik 3 bileşenden oluşur: çevre, ekonomi ve toplum. Bu bileşenler iç içe geçmiş şekilde birbirlerine bağlıdır. Yani sürdürülebilirlik çalışmalarının etkili olabilmesi için aynı anda üç alanda da çalışmaların yapılması ve birlikte yürütülmesi gereklidir. Bu üç bileşen; doğal kaynakların korunduğu, yenilenebilir temiz bir çevre, eşit sosyal haklar ve toplum yararını gözeten ekonomik refah ile gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedeflemektedir. Herhangi bir bileşenin zarar görmesi durumunda diğer bileşenler de bundan büyük ölçüde etkilenir, örneğin doğanın zarar gördüğü bir coğrafyada ekonomik ve sosyal sorunların yaşanılması kaçınılmazdır. Dünya’yı korumak, iklim değişikliği ile mücadele etmek, refahı sağlamak ve tüm ülkelerde yoksulluğu engellemek adına Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan 17 ana başlıktan oluşan sürdürülebilir kalkınma amaçları bu bileşenler üzerinde nasıl çalışmalar yapılabileceğinin bir örneğidir.