Skip to main content

Sosyal Diyet Çılgınlığı

Günümüz dünyasında ne yazık ki her şey tüketime dayalı. Mevcut düzen dahilinde her şeyi tüketmemiz, eğlenmemiz ve ancak bu yolla mutlu olabileceğimiz mesajlarına devamlı maruz kalıyoruz. Aslına bakarsanız bu tüketim alışkanlığımız hem araçları hem de nesneleri daha çok tüketmemize neden oluyor. Örnek verecek olursam; Instagram’da aşağı kaydırarak geçirdiğimiz sürede neler olduğunu bir düşünelim. Hali hazırda Instagram’ı tüketirken bir de karşınıza çıkan ‘’BU DİYETİ YAPARSANIZ DÜMDÜZ KARNA SAHİP OLABİLİRSİNİZ!’’ şeklinde bir videoyla karşılaşıyoruz ve evet videolar ortalama 5 saniye boyutunda, beslenme alışkanlığını sanki bu kadar kolay değiştirebilirmişiz gibi. Bunu da tüketiyoruz.

Hemen çevremizdekilerle bu videoyu paylaşıyoruz, kaydediyoruz ve belki günlerce deneme yapıyoruz. Yine bir gün aşağı kaydırma içerisindeyken harika fizikli, muhteşem bir cilde sahip birini ekranın içerisinde görüyoruz. Bol efektli ve gerçeklikten oldukça uzak olan bu görsel bizi bu anlamda daha da kamçılıyor. Yılbaşına kadar hedef kilomuza ulaşmalı, tatile fit girmeliyiz, her nedense.

Güzel görünmenin sağlıklı olmanın bir parçası olarak kabul görüldüğü aşikar, bu anlamda önümüze gelen tüm reklamlar her daim kişiye kendini daha eksik hissettirmeye endeksli. Bu noktada trend olan bazı yaklaşımlar da her seferinde bir ihtiyaçmış gibi hissettirmekte çok başarılı görülüyor.

Güne yön veren moda veya trend yaklaşımlar, bir şekilde insanların hayat içinde kabul görmesi için bir zorunluluk haline gelebiliyor. Geçmişte, hayatımızda sosyal medya yokken bile bu durumun böyle olması yüklenen roller ve anlayış biçimiyle ilgili olduğunu gösteriyor. Giysi alışkanlıkları ya da moda kültürünü düşündüğümüzde; 1900’lü yılların ortasına kadar nefes almayı zorlaştıran korseler ve tarlatanlı eteklerin yanı sıra günümüz beden algısına göre çok da ‘’normal’’ kiloda sayılabilecek hatta ‘’balık etli’’ kadın vücutları çok daha kabul görüyordu hatta günümüzde daha çok sağlıklı kabul edilen ‘’zayıf’’ vücut o zamanlar sağlıksız hatta ‘’çirkin’’ olarak nitelendiriliyordu. Günümüze geldiğimizde ise Victoria Secret mankenlerinin 32-34 beden arasında değiştiğini görüyoruz. Mevcut ideal beden algısının kırılması için kimi zaman ‘’büyük beden’’ mankenlerle gündeme gelinse de ideal/standart beden algısı ne yazık ki her daim gündemimizde. Durum böyle olunca trend neyse biz de onu yakalamaya çalışıyoruz fakat bu anlamda bir nedenimiz ya da bir amacımız yok diyebilirim, tüketmemiz gereken moda akımı neyse onu tüketmeye yöneliyoruz. Victoria Secret mankenlerinin diyetlerini inceliyor, ekranda gördüğümüz ünlü kişilerin uyguladığı diyetlere güvenmeye başlıyoruz fakat işin komik tarafı geçmişte bu tam zıttı bir durumken şimdi ölümcül diyetler uygulamanın, deli gibi spor yapmanın çok daha sağlıklı ve güvenilir olduğu inancı içerisindeyiz. Sosyal medya da bunu her gün destekliyor.

ABD’de tahmini olarak kadınların %50’si diyet yapmakta fakat %95’i hedefe ulaşamamaktadır, çok hızlı kilo verdiren ve sonrasında kilo almaya neden olan bu diyetler nedeniyle de kişilerin bağışıklık sistemi fiilen zarara uğruyor. Ülkemizde de durum çok farklı değil ne yazık ki.

Beslenmenin anne karnındayken başlayan ve ölene dek süren bir ihtiyaç olduğu gerçeğinden bazen uzaklaşabiliyoruz, yine beslenmenin çok bireysel olup, temel istekler, ihtiyaçlar, hastalıklar, egzersiz alışkanlıklarına göre de şekillenebileceği bir gerçek. Yan masanızda çalışan iş arkadaşınızın diyeti muhtemelen size uymayacaktır. Gel gelelim sosyal medya hepimizi öyle bir ağına almış durumda ki hiç tanımadığımız bir kişinin vücut şekli ve yaptığı diyetten etkilenip buna yönelik kendimizi şekillendirmeye çalışabiliyoruz. Her gün yeni bir diyet ya da beslenme destek ürünü kişilere sosyal medya üzerinden pazarlanmaya çalışılıyor. Alıcısının büyük olduğu bu yapı elbette çok da güzel kazançlar sağlıyor ancak bizlerin kaybettiği şeyler söz konusu. Her gün değişen bu beslenme, diyet, vücut şekli, egzersiz furyası içinde güvenilir bilgiye ulaşmak zorlaşırken, sağlığımızla ilgili endişe verici sonuçlarla da karşılaşabiliyoruz. Her gün yeni bir akım trend olacak, tüketmek zorundayız çünkü birileri bundan kazanç sağlayacak. Peki, sizin sağlığınızla ilgili zararın faturası kime kesilecek?

Dyt. Büşra Uzun